İran Cumhurbaşkanının Ölümü İran Siyasetini Nasıl Etkileyecek?

İbrahim Reisi, İslam Cumhuriyeti’nde iktidarın zirvesine yakın bir yerde duruyordu ve beklentiler en tepeye yükseleceği yönündeydi.

Ama hayat ona farklı bir yol çizdi.

Reisi’nin Pazar günü helikopterinin düşmesi sonucu hayatını kaybetmesi, sağlık durumu uzun süredir ilgi odağı olan 85 yaşındaki dini lider Ayetullah Ali Hamaney’in yerine kimin geçeceği konusunda artan spekülasyonları da altüst etti.

Ama İran’da sert politikalar izlemekle tanınan Reisi’nin trajik kaderinin İran siyasetinin yönünü değiştirmesi ya da İslam Cumhuriyeti’ni önemli bir şekilde sarsması beklenmiyor.

Bunu Hamaney de henüz Reisi’nin ölümü teyit edilmeden önce sosyal medya platformu X’ten yaptığı bir paylaşımla duyurdu ve “İran halkının endişelenmemesi gerektiğini” ve “herhangi bir aksama olmayacağını” vurguladı.

Ama cumhurbaşkanın ölümü, muhafazakar ve sertlik yanlısı siyasetçilerin artık hem seçilmiş hem de seçilmemiş tüm iktidar organlarına hakim olduğu bir sistemin sınırlarını test edebilir.

Chatham House adlı düşünce kuruluşunda Orta Doğu ve Kuzey Afrika programı direktörü olan Dr. Sanam Vakil’e göre, “Sistem, muhafazakarların birliğini ve Hamaney’e sadakati koruyabilecek yeni bir aday arayışına girerken, onun [Reisi] ölümüyle ilgili büyük bir gösteri yapacak ve işlevselliğini göstermek için anayasal prosedürlere bağlı kalacak”.

Reisi’nin muhalifleri ise 1980’lerde siyasi mahkumların toplu infazında belirleyici bir rol oynamakla suçlanan ve bunu inkar eden eski savcının gidişini selamlayacak ve iktidarının sona ermesinin bu rejimin de sonunu hızlandırmasını umacaklar.

İran hükümeti için Reisi’nin cenaze töreni duygu yüklü olmanın yanı sıra devamlılık sinyalleri göndermek için de bir fırsat olarak değerlendirilecek.

Biliyorlar ki dünyanın gözü İran’ın üzerinde.

BBC’ye konuşan Tahran Üniversitesi’nden Profesör Muhammed Marandi, “Batı, yaklaşık 40 yıl boyunca İran’ın çökeceğini ve dağılacağını varsayıyordu. Ama mucizevi bir şekilde hala burada ve tahmin ediyorum ki önümüzdeki yıllarda da burada olacak” diyor.

Uzmanlar Meclisi’nde bir yer açıldı

Reisi’nin ölümüyle boş kalan ve doldurulması gereken bir diğer kritik pozisyon da zamanı geldiğinde yeni dini lideri seçecek olan Uzmanlar Meclisi’nde boşalan koltuk.

Uzmanlar Meclisi, İran’ın dini liderini seçme, denetleme, gerektiğinde görevden alma yetkilerine sahip.

Chatham House’tan Dr. Vakil, “Reisi potansiyel bir halefti çünkü Hamaney’in de seçildiği dönemde olduğu gibi nispeten genç, çok sadık, sisteme bağlı ve tanınan bir kişiydi” diyor.

Uzmanlar Meclisi’ndeki seçim süreci pek şeffaf değil ve Hamaney’in oğlu Mojtaba Hamaney de dahil olmak üzere bir dizi isim liderlik pozisyonu için yarışıyor.

Bundan daha acil olan ise erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinin düzenlenmesi olacak.

Cumhurbaşkanlığı yetkisi şimdilik Reisi’nin Yardımcısı Muhammed Muhbir’e devredildi. Yeni seçimlerin 50 gün içinde yapılması gerekiyor.

İran’da Mart ayında yapılan parlamento seçimlerine katılım rekor düzeyde düşüktü.

Cumhurbaşkanlığı seçimi de bir zamanlar seçimlere coşkulu katılımla övünen bir ülkede gerçekleşecek.

Öte yandan Reisi’yi cumhurbaşkanlığı görevine taşıyan 2021 seçimleri de dahil olmak üzere, ülkedeki son seçimlere ılımlı ve reform yanlısı adayların gözetim organı tarafından sistematik bir şekilde dışlanması damgasını vurdu.

Londra merkezli haber sitesi Amwaj.media’nın editörü Mohammad Ali Shabani, “Erken cumhurbaşkanlığı seçimleri Hamaney’e ve devletin üst kanatlarına bu gidişatı tersine çevirmek ve seçmenlere siyasi sürece geri dönüş yolu açmak için bir fırsat sunabilir” diyor ve devam ediyor:

“Ancak ne yazık ki şu ana kadar devletin böyle bir adım atmaya hazır ve istekli olduğuna dair hiçbir belirti görmedik.”

Reisi’nin yerine kim seçilebilir?

Reisi’nin saflarında bile belirgin bir halef yok gibi görünüyor.

Berlin merkezli düşünce kuruluşu SWP’de misafir araştırmacı olarak görev yapan Hamidreza Azizi, “Bu muhafazakar grup içinde daha sertlik yanlısı olanlar ve daha pragmatik olarak değerlendirilenler olmak üzere farklı kamplar var” diyor.

Azizi, bu durumun yeni parlamentoda ve yerel düzeyde mevcut pozisyon kapma yarışını daha da kızıştıracağına inanıyor.

Reisi’nin koltuğuna kim oturursa otursun, göz korkutan bir gündemi ve sınırlı yetkileri devralacak.

İran’da iktidar nasıl şekilleniyor?

İran İslam Cumhuriyeti’nde nihai karar alma yetkisi dini lidere ait.

Dış politika, giderek artan bir güce sahip olan İslam Devrimi Muhafızları Ordusu’nun (IRGC) kontrolünde.

İran’ın son aylarda İsrail ile eşi benzeri görülmemiş düzeyde gerginlik yaşadığı dönemde karar verici kişi cumhurbaşkanı değildi.

Iran’ın bu dönemde İsrail’e yanıtı tehlikeli bir kısasa kısası tetikledi ve başta Tahran olmak üzere pek çok yerde daha da riskli bir tırmanma sarmalına dair alarm zillerinin çalmasına neden oldu.

Reisi günlük işlere başkanlık ederken İranlılar, uluslararası yaptırımların yanı sıra kötü yönetim ve yolsuzlukla bağlantılı olarak derinleşen mali sıkıntılarla başa çıkmakta zorlanıyorlar.

Ülkede enflasyon %40’ın üzerine çıktı; riyal para biriminin değeri düştü.

Reisi’nin döneminde İslam Cumhuriyeti aynı zamanda İran’ın katı kıyafet kurallarını ihlal ettiği iddiasıyla ahlak polisi tarafından gözaltına alınan 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin gözaltındayken hayatını kaybetmesi üzerine başlayan olağanüstü protesto dalgasıyla da sarsıldı.

Eylemlerden haftalar önce Reisi, kadınların başörtüsü takmak da dahil olmak üzere mütevazı bir şekilde davranmalarını ve giyinmelerini zorunlu kılan İran’ın “Tesettür ve İffet Yasası’nın” sıkılaştırılması talimatını vermişti.

İnsan hakları grupları protestolar sırasında yüzlerce kişinin öldürüldüğünü ve binlerce kişinin gözaltına alındığını söylüyor.

Reisi ülkede popüler miydi?

Amwaj.media’nın editörü Mohammad Ali Shabani, Reisi’nin İran tarihinde cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kaydedilen en düşük katılımla göreve geldiğini ve selefi Hasan Ruhani’nin sahip olduğu popüler yetkiye sahip olmadığını söylüyor.

Ruhani’nin popülaritesi kısmen 2015’te imzalanan, ancak üç yıl sonra ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesini tek taraflı olarak çekmesiyle dağılan nükleer anlaşmadan kaynaklıydı.

O zamandan bu yana Reisi’nin ekibi ile ABD Başkanı Joe Biden yönetimi arasındaki dolaylı görüşmelerde de çok az ilerleme kaydedildi.

Shabani, “[Reisi] İslam Cumhuriyeti karşıtlarının Ruhani’ye yönelttiği öfkenin çoğundan kaçındı, bu da kısmen daha az etkili görülmesinden kaynaklıydı” diyor.

Dışişleri Bakanı da ölenler arasındaydı

Helikopter kazasında ölenler arasında Hüseyin Amir Abdullahiyan da bulunuyor.

Abdullahiyan, İran’ı dünyaya tanıtma ve ülkeye yönelik yaptırımların etkisini hafifletmenin yollarını bulma çabalarında aktif bir rol oynadı.

İsrail- Gazze savaşı etrafındaki acil diplomasi sırasında, İran’ın müttefiklerinin yanı sıra gerginliği yatıştırmak ve kontrol altına almak isteyen Arap ve Batılı dışişleri bakanlarıyla yapılan toplantılarda ön plandaydı.

BBC’ye konuşan üst düzey bir Batılı diplomatik kaynak Abdullahiyan hakkında, “Mesajları iletmek için faydalı bir kanaldı” yorumunu yaptı, “Ancak güç dışişleri bakanlığında olmadığı için oldukça kalıplaşmış mesajlar verme eğilimindeydi” diye konuştu.

Bourse and Bazaar adlı düşünce kuruluşunun CEO’su analist Esfandyar Batmanghelidj ise Reisi hakkında, “Bir cumhurbaşkanının ani ölümü normalde önemli bir olaydır ama potansiyel bir dini lider olarak görülmesine rağmen siyasi destekten ve net bir siyasi vizyondan yoksundu” diyor ve devam ediyor:

“Ancak onu seçtiren siyasi aktörler onsuz da uyum sağlayacak ve ilerleyecektir.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir